İzlanda Gezi Rehberi

Benim için en ilginç özelliklerini aşağıda sıraladığım;

  • Avrupa ve Amerika kıtalarının birbirinden ayrıldığı (Silfra),
  • 930 yılında Dünya’nın ilk demokratik parlamentosunun Vikingler tarafından kurulduğu,
  • Yaklaşık 10 bin şelaleye sahip,
  • Dünya’nın 3. büyük, Avrupa’nın ise en büyük buzuluna sahip (Vatna),
  • Ortalama 4 yılda bir volkanik patlamanın olduğu, 15’i aktif 130 yanardağa sahip 32. ülkem İzlanda.

İzlanda anlatmakla veya gezmekle bitecek bir ülke değil ama ilk defa keşfe gidecekler için deneyimlerimi paylaşmak istedim. Haziran ayında 9 günlük gezi planı yaptığım İzlanda’yı bir nedenle erkene alıp 2.5 günde hızlı bir şekilde gezmek zorunda kaldım. 2.5 günde yeterince gezemeyeceğimi biliyordum ama bu hayali daha fazla ertelemek istemeyip en önemli noktalarına ulaşmak için yola koyuldum. Aslında Dünya’nın en pahalı gezi rotasını içeren izlanda’yı en kısa sürede terk etmek bütçeniz için en doğru tercih olacaktır. Ben de gezip geldikten sonra 9 günlük planımın iptal olduğuna sevinerek yakın zamanda daha bilinçli ve ucuz bir gezi planlıyorum.

Nasıl gidilir?

Türkiye’den İzlanda’ya gitmenin en ucuz yolu Kopenhag veya Oslo aktarmalı uçuşlardan yararlanmak olacaktır. Skyscanner’dan İstanbul – Reykjavik uçuşlarına baktığınızda size 5-6 bin TL değerinde biletler sunacaktır. Ben de bu fiyatları ilk gördüğümde gitmekten vazgeçmiştim ama yolcu mesuliyetinde aktarmalı uçuşlar ile bu fiyatı 2bin TL civarına çok rahat düşürebilirsiniz. 2 alternatifiniz var; Pegasus veya THY ile Kopenhag veya Oslo’ya ulaşmak sonra 11 saate yakın Kopenhag’dan WOW Air veya Oslo’dan Icelandair uçuşlarını beklemek. Bu arada Oslo veya Kopenhag’ı gezme fırsatınız olacak.

Benim planım?

Pegasus ile Ankara-İstanbul-Kopenhag uçuşunun ardından gece 01.00’de Kopenhag’a ulaştım. WOW air ile diğer uçuşum 12.00’de yani 11 saat sonra başlayacaktı. Oteller çok pahalı olduğu için konaklamak yerine gece Kopenhag’ı gezerim diye planlamıştım. Valizimi havalimanının otopark bölgesinde bulunan self servis bagaj bölümün bıraktım ve metroya atlayıp şehir merkezine indim. Gece 02.00-04.00 saatleri arasında Kopenhag beklediğimden çok daha kalabalıktı ve Türkiye’den huzur dolu Danimarka’ya gelmek o kadar ülkeden sonra bile bir şaşkınlık yaratmıştı. Yahu bunlar niye bu kadar mutlu diye diye Nyhavn bölgesini gezdim ve metro ile havalimanına geri döndüm. Normalde Kopenhag’a gelmişken Tivoli bahçesini de gezmek gerekiyordu fakat saat 11.00’de açılacağı için gezmek kısmet olmadı.

DSC07805

04.00’de geri döndüğüm havalimanında uyumam gerekiyordu ve koltuklar hiç de uygun değildi. Bunun yerine havalimanı içerisindeki 7 – Eleven marketin karşısında mermer banklarda uyumayı tercih ettim. Benim gibi yaklaşık 15 kişi çantasını başının altına almış yatıyordu. Evet rahat değildi fakat Kopenhag havalimanında daha uygun yer bulamazsınız. Sonra bu mantıksız eylemin acısını hastalanarak çekecektim, siz siz olun yatacak yer konusunda tutumlu olmaya çalışmayın.

WOW Air Hakkında

Bagaj haklarının ve ikramların bol olduğu Türk uçaklarına alışkın insanlarımız için WOW air alışılmışın dışında bagaj hizmeti sunuyor. Yanınızda küçük sırt çantanız varsa biletler çok ucuz fakat yanınızda kabin bagajınız bile varsa bilet fiyatları en az %50 artıyor. Türk aklı ben bu valizi uçağa para vermeden alırım diye düşünüyorsanız bu WOW air için mümkün olmayacaktır. Paşalar gibi yanınızdaki valizin ölçülerini bilerek gitmenizi öneririm.

Araç Kiralama

İzlanda’ya gidiyorsanız olmazsa olmaz en önemli konu araç kiralamaktır. Havalimanına iner inmez aracınıza atlayıp gezmeye başlamalısınız. Bunun yerine turlara katılabilirsiniz ama maliyetlerin 5 katına kadar çıkma ihtimali var. Peki nereden ve nasıl bir araç kiralamalıyım? Öncelikle İzlanda’ya kışın gidiyorsanız aracınız kesinlikle 4×4 olmalı. Yazın gidiyorsanız 4×4 olması gerekmiyor ama her koşulda otomobil yerine altı yerden yüksek SUV tarzı araçlara ihtiyacınız var. Ben Nisan’da gittiğim ve heyecan aradığım için Toyota RAV4 4×4 kiraladım. Aslında hiç sıkıntı çekmeden konforlu bir yolculuk yaşamıştım fakat 2.5 lt benzinli bu aracın yakıtı pahalıya geldi. Bu nedenle yaz-kış İzlanda’da kiralamanız gereken en mantıklı ve ekonomik araç konforunuza düşkün değilseniz Dacia Duster, düşkünseniz ise dizel Kia Sportage olacaktır.

Peki araç kiralarken neye dikkat etmelisiniz? Öncelikle aracınızı gelmeden ayırtın ve teslim noktasının havalimanı olmasına dikkat edin. Sonra çok zorlu çevre koşullarında aracınızı kullanacağınızı göz önünde bulundurarak tüm sigortalarını yaptırmayı ihmal etmeyin. Merkezden çıktığınız anda doğanın içinde çift yönlü yolda çok uzun kilometreler kat etmeniz gerekiyor. İzlanda tüm turistlere çok farklı geldiği için karşıdan gelenin etrafına bakmaktan sizi göremeyebileceğini veya sizin daracık şeridi tutturamayıp yoldan yuvarlanarak çıkabileceğinizi unutmayın. İzlanda da en çok trafik kazası bu 2 nedenden kaynaklanıyormuş. Bunun dışında her 10 dakikalık yolda mevsimin bir anda değişebileceğini, asfaltta giderken bir anda mıcır yola girebileceğinizi, kum veya kar fırtınalarına maruz kalabileceğinizi de hatırlatmakta fayda var. Hal böyleyken aracın tüm sigortalarını yaptırmak kaçınılmaz olabiliyor. Bu nedenle tüm bu sigortaları araç fiyatına eklemiş www.bluecarrental.is firması çok yerinde bir öneri olacaktır. Ayrıca Mart’tan sonra günler uzun olduğu için direksiyon başında 18 saat geçirmek kaza olasılığınız arttırıyor. Turistlere özel trafik kurallarını özetleyen videoyu izlemeden direksiyon başına geçmeyin;  İzlanda Trafik Kuralları Video

Bunun dışında uyulması gereken hız limitleri trafik işaretleri aracılığıyla çok net ifade edilmiş. Merkezde ve Golden Circle üzerinde çok sık radar kurulmuş ama Hella ile Diamond beach arasında hiç radar yoktu. Vik veya benzeri küçük yerleşim bölgelerine yaklaşırken 50km/s’yi geçmemeniz gerekiyor. Doğanın içinde trafik işaretleri çok kolay göze çarpıyor ama çok yorucu bir yolculuk sizi beklediği için uyarmak fayda var.

Nerede konaklamalı?

İzlanda çok ama çok pahalı bir ülke olduğu için konaklama konusu da araştırmaya başladığınızda oldukça canınızı sıkacaktır. Bunun tek çözümü kalabalıksanız Airbnb’den ev tutmaktır, kalabalık değilseniz özel odalı fakat ortak wc-banyolu oteller ayarlamaktır. Ben 2 gece gideceğim rotalar üzerinde bulunan Hella’daki “Welcome Riverside Guesthouse” da konakladım. Son gece ise havalimanına 7km uzaklıktaki “Graystone Guesthouse” da konakladım. 2 oteli de gönül rahatlığıyla önerebilirim. Ama Diamond Beach güzergahına gidecekseniz 2. geceniz için pahalı olmasına rağmen o bölgelere yakın otel bulmanız daha uygun olacaktır. Çünkü daha ucuz diye güzergahınızdan geride kalan bir otele git gel yapmak eziyete dönüşecektir. Siz siz olun güzergahınızı çok iyi ayarlayıp otelleri güzergah üzerinden seçin.

Ne Yemeli?

İzlanda yemek konusunda hiç ünlü bir menüye sahip değil. Bu nedenle şurada mutlaka şunu deneyin demeyeceğim. Bunun yerine valizinize sığdığı kadar yemek doldurun öyle gidin demeliyim çünkü Vik kasabasındaki markette bir basit sandviç fiyatının 120 TL civarında olduğunu görünce koşarak uzaklaşmayı tercih ettim. Ton balığı, pastırma, konserve yiyecekler vb her şey orada nimet sayılacaktır.

Güzergahınız Nasıl Olmalı?

İzlanda’da görülmesi gereken inanılmaz güzel noktalar var. Pahalı bir ülkeye gittiğinizden etkili bir gezi için görmek istediğiniz noktaları önceden işaretlemeli ve iyi planlama yapmalısınız. Aşağıda benim görmek istediğim yerlerin haritada üzerindeki konumlarını görebilirsiniz. Ben sadece 2.5 gün kalabildiğim için ilk yarım gün Golden Circle turunu, 2. gün Vik kasabasına kadar olan kısmı, 3. gün ise Hella’dan yola çıkıp Diamond Beach’e kadar olan kısmı tamamlayabildim. 3. gün için Vik ile Hella arasında otel bulmanızı tekrar ısrarla öneriyorum.

Aşağıda sırayla nerelere uğradığımı listeledim;

1
İzlanda’da görmek istediğim noktalar

Yukarıda görünen İzlanda görülmesi gereken yerler haritam için 9 gün ayırmıştım fakat 2.5 gün için bu güzergahta aşağıdaki gibi düzenleme yapmak zorunda kaldım. Yakın zamanda kalan yerleri de gezmeyi planlıyorum.

ilk gün-a
İlk yarım gün; Havalimanı – Golden Circle – Hella’daki Otel

İlk Gün: 14.30’da İzlanda’ya iniş yaptıktan sonra havalimanının içindeki Blue Car Rental firmasında aracımı kiralayıp yukarıda gördüğünüz Golden Circle güzergahına başladım. Sırayla Kerio Krater Gölünü, Faxi Şelalesini, Geysir’ı ve Gullfoss Şelalesini gezdikten sonra Hella’daki otelime gece ulaştım. İlk gün hava genelde yağmurluydu ve uzun aktarmalı yolculuktan sonra yarım günlük gezi bile otele dönüşü oldukça zorlaştırdı.

DSC07838
Kerio Krater Gölü: 170m genişliğinde ve yaklaşık 3000 bin yıl önce volkanik patlama sonucu oluşmuş bir krater gölü.
DSC07852
Faxi Şelalesi: Gullfoss şelalesinin devamında görece daha küçük bir şelale

 

Geysir: 8 dakikada (bazen daha sık küçük patlamalar da oluyor) bir patlayarak 30m’ye kadar fışkıran 80-100 C arasındaki gayzer.

DSC07917
Gullfoss Şelalesi: Altın Şelale anlamına gelen Gullfoss, beyaz nehir üzerinde bulunan iki katlı ve 32 metre yüksekliğinde bir şelaledir. Düzenli yağmurlar ve eriyen buzullar nedeniyle yaz mevsiminde Avrupa’nın en büyük şelalesi haline gelmektedir.
2. gün
2. gün; Hella’dan Vik Kasabasına

2. Gün: Hella’da bulunan otelimden sabah erkenden yola koyuldum. Yarım saat içerisinde Seljalandfoss ve hemen yanındaki Gljufrabui gizli şelalesine, sonrasında 20 dakika içerisinde Skogafoss şelalesine ulaştım.

DSC07945
Seljalandfoss Şelalesi: Arkasına girebileceğiniz ender şelalelerden
DSC07975
Gljufrabui: Bir mağaranın içine akan gizli şelale
DJI_0033
Skogafass Şelalesi: 23m genişliğinde ve 60m yüksekliğinde İzlanda’nın en büyük şelalerinden biri

Şelalelerden sonra Vik kasabasına doğru yaklaşık 30 dakika süren yolculuğuma devam ettim. Vik kasabası Dünya’nın en meşhur ve bir o kadar da korkutucu sahili olan Black Sand Beach’e ev sahipliği yapıyor.

Black Sand Beach siyah volkanik kum ve çakıl taneleriyle kaplı, dev dalgalarıyla ziyaretçilerine sürpriz anlar yaşatan ürpertici bir sahil. Sahil boyunca farklı gözlem noktalarında durup manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Ancak sahile fazla yaklaşmamanız, dalgalara arkanızı dönmemeniz ve mümkünse fırtınalı dönemlerde Halsanefshellir mağarasının olduğu bölgeye girmemeniz gerekiyor. Geçen dönemde 2 turist dalgalara kapılıp boğularak can vermiş. Kapalı havalarda burası tam da korku filmi sahnelerini andırıyor.

Hella bölgesinden gelirken Dyrholaey Lighthouse’a yani deniz fenerine uğramalısınız. Aşağıda drone ile fotoğrafını çektiğim yol oldukça meşhur ve bu yolun sonunda dik bir tırmanış yaparak deniz fenerine varıyorsunuz. Arazi aracınız yoksa bu tırmanışı denemenizi önermiyorum. Sırf bu küçük ama önemli noktalar yüzünden arazi aracı kiralamakta fayda var. Sonrasında ana yola dönüp Vik kasabasına vardıktan sonra kara sahile giden yolu takip edip Halsanefshellir mağarasının olduğu noktada manzaranın tadını çıkarmalısınız, tabi dalgalara dikkat.

IMG_9557
Dyrholavegur: Black Sand Beach’e giden yol. Havanın durumuna göre çok farklı renkler alabilen bir toprak yüzeye sahip
DJI_0172
Dyrholaey Kayalıkları

Bu noktaya aslında 3 defa geldim. Korkutucu olmasına rağmen beni kendine çeken tuhaf bir manzarası vardı ve her türlü hava durumunda fotoğraflamak istedim. Aşağıdaki drone videosunda kapalı havada nasıl korkutucu durduğunu görebilirsiniz.

DJI_0164
Black Sand Beach: Deniz fenerinin olduğu yerden drone görüntüsü. Saat 22.30

2. gün kısa bir güzergah planlamıştım çünkü 14.30’dan sonra Arctic Adventures firmasından buz mağarası turu satın almıştım ve buluşma noktamız Vik kasabasındaki arctic marketin önüydü. Tur kapsamında Katla yanardağının eteklerinde bulunun buz mağaralarını gezmek için aşağıdaki araçla 3 turist 1 rehber yola çıktık. Asfaltta yüksek basınçlı lastiklerle, arazide havasını indirdiğimiz lastiklerle yola devam ettik.

IMG_0012
Buz mağaralarına gitmek için kullandığımız arazi aracı

Buz mağaraları hakkındaki detaylı yazım için; Buz Mağaraları

Buz mağaralarına gitmek için farklı tur firmaları bulabilirsiniz ve bence size saat ve fiyat olarak en uygun olanı hangisiyse onu seçin çünkü tüm firmaların getirdiği yer aynı ve hizmet standart. Kendi başınıza kiraladığınız araçlarla buraya gelmeniz imkansız bu nedenle bu turlara muhtaçsınız.

Belli bir noktaya geldikten sonra kafanıza baret, ayakkabınıza takabileceğiniz zincir aparatlarıyla yola koyuluyorsunuz ve 1-2 dakika içinde buz mağaralarına varıyorsunuz. İçeride aynı turdaki bir arkadaşın kafasına buz parçası düştü ve bareti sayesinde yara almadan kurtuldu. Ayağımıza taktığımız basit zincirler buz üzerinde oldukça iyi tutunmamız sağlamıştı. Buzların erimesiyle oluşan deliklerden geçen hava akımları deliklerin daha çok erimesine ve mağaraların oluşmasına neden olmuş. Buzullar fotoğraflarda göründüğünün aksine çok karanlıktı ve renkleriyle oynanarak mavimsi hale getirildi. Cam gibi mağaralar hep fotoğraf hilesiymiş, hayal kırıklığı yaşamayın. Yine de kesinlikle gitmeye değer ve giderseniz fotoğraflarınızı gönderin seve seve düzeltirim.

DSC08101
Buz Mağarası
DJI_0137
Volkanik tozlarla kaplı buzulların drone ile havadan çekilmiş görüntüsü

Yaklaşık 2 saat kadar süren buz mağarası turumuzdan sonra Vik kasabasına geri döndük. Burada kara sahile geri dönüp Halsanefshellir mağarasında ve sahilde fotoğraflar çektikten sonra fazladan zamanım olduğunu düşünüp 75 dakika uzaklıktaki otelime doğru yola koyuldum. Çünkü dronumun araç şarj kitini otelde unutmuştum ve hava gündüze göre çok daha iyiydi. Aynı noktaları drone ile yeniden çekmeliyim diye düşündüm. İşte bu yaptığım çok büyük hataydı. O kadar yolu gidip şarj aletini almak geri gelmek aynı yerleri fotoğraflamak bu kadar yorgunluğun üzerine çok mantıklı bir karar değildi. Evet güzel fotoğraflarla gece 23.00 de otelime geri döndüm ama gerçekten arabayı şeritte tutmakta zorlanmıştım. Gündüz süresine aldanıp bu kadar uzun süre direksiyonda kalmama konusunda kendiniz kesinlikle öğütleyin. Ben oldukça zor bir yolculuk geçirdim.

3 gün
3. gün güzergahım; Hella’dan Diamond Beach’e

3. Gün: Hella’daki otelimden Diamond Beach’e uzun bir yolculuk beni bekliyordu. Dün edindiğim deneyime göre erkenden Diamond Beach’e varıp, geze geze geri gelmeliydim ve çok geç saatlere kalmamalıydım. Çünkü geri dönüş en az 5 saat sürecekti. Hava güzel görünüyordu ama güzergah üzerinde sürekli değişeceğini bildiğim için aklımdaki en önemli nokta olan Fjaorargljufur bölgesinde hem dinlenebilir hem de drone kayıtları alabilirdim. 3.5 saat süren yolculuktan sonra bu bölgeye vardım ama yolu kapatmışlardı. Yürüyerek de gidiş geliş 2 saate yakın sürüyormuş ve günlük planıma uymadığı için eli boş Diamond Beach’e doğru yola koyuldum. Mevsime göre bazı bölgeleri kapatıyorlar ve kapısına gelinceye kadar bundan haberdar olamayabiliyorsunuz. Giderken yol üzerinde Kirkjubaejarklaustur bölgesindeki şelalede mola verdim ve yol üzerinde ilginç gördüğüm noktalarda drone uçuşları yaptım. Aslında bir an önce Diamond Beach’e varmak için kendimi öğütlesem de bu manzaraları güneşli bulmuşken kaçırmak istemedim.

DJI_0193
Kirkjubaejarklaustur Şelalesi
DJI_0187
Yol kenarında huzur dolu bu evleri görüp dönüş biletinizi kaybetmek isteyebilirsiniz
DSC08237
Yol kenarında İzlanda için sıradan bir manzara

Diamond Beach’e varmadan karşımda çok tanıdık bir tepe göründü. Bu tepeye bakan bir fotoğrafı instagram hesabında görmüştüm ve telefonuma sarılıp emin olmaya çalıştım. Sonra benzer bir noktadan drone kaldırıp yaklaşık 500m yükseklikten aşağıdaki pozu yakaladım. Benim için en güzel fotoğraflardan biri oldu. Genelde İzlanda ile ilgili çok güzel fotoğraflar görürsünüz fakat bunun nerede çekildiğini bulmanız genelde zordur. Buranın bir adı varsa bilmiyorum ama Diamond Beach’e 1 saat kala yol kenarında olduğu söyleyebilirim.

DJI_0204
500m yükseklikten drone görüntüsü

Yol kenarında buzulları görmeye başlamışken Diamond Beach’e yaklaştığınızı anlıyorsunuz. Hava yine bir anda bulutlanmaya başlamıştı ve yolda kaybettiğim zaman yüzünden Diamond Beach’de iyi fotoğraflar çekemeyecektim. Siz siz olun mutlaka sahile vurmuş buzulları güneşli havada fotoğraflamanın fırsatını kovalayın.

Ve artık karşımda sadece filmlerde görebildiğim manzara duruyordu. Yaklaşık 1000 yıldır eriyip denize dökülen buzullar, üzerlerinde volkanik küllerin izleri ve son 15 yılda 2 katına çıkmış erime hızıyla aşağıdaki fotoğraf tüm bu şaşkınlığımı anlatıyor.

DJI_0278 (1)
Buzullardan kopan buz parçalarının yavaş yavaş denize sürüklenmesi

Buzullardan kopan ve denize dökülen bu buz kütleleri sonra dalgalar nedeniyle kıyıya yayılıyor. Mevsime göre bu kütleler bir insan boyunda olabiliyor. Zamanınız varsa gün batımı için eşsiz bir manzara sizi bekliyor olacak.

DSC08287
Sahile vurmuş buz parçaları

Diamond Beach’de yeterince zaman geçirip, termosdaki sıcak çayımı buz manzarasına karşı yudumladıktan sonra geri dönüş yoluna koyuldum. İlk durak Svartifoss’du fakat buranın da yolunu kapatmışlardı ve yürüyerek saatlerce tırmanmanız gerekiyordu. Vazgeçip yoluma devam ettim. Sonra yol kenarında gördüğüm buzulların kenarına nasıl giderim diye düşünürken kapatılmış bir dağ yolu gördüm. O yolda birileri benim gibi heveslenip ilerlemişti. Bende arkasından devam ettim ve sonra Toyota RAV4’ü zorlayabilecek çok sıkıntılı yollara girip buzulun kenarına 20 dakikada ulaştım. Yol çok ama çok kötüydü, iyi bir arazi aracınız yoksa denememekte fayda var. Karşımda yaklaşık 20m yüksekliğinde buzullar vardı ve önümde giden kişilerin çivili kramponlar giyip buzula tırmanışa gittiğini fark ettim. Muhtemelen çılgın bir ekip sayesinde buraya ulaşmıştım. Ben de şansımı daha fazla zorlamadan drone ile havadan kayıtlar almaya çalıştım. Buzulların o çatırdayan sesi oldukça içinizi ürpertiyor ve İzlanda’nın başka gezegenden olduğu hissiyatını tekrar tekrar hissediyorsunuz. Bu şans eseri girdiğim yoldan keyifle geri döndüm. Aslında o kadar güzel yerler görmüştüm ki artık son saatler her şeyin fotoğrafını çekmekten de vazgeçmeye başlamıştım.

DJI_0335
Svinafellsjokull Buzulu drone görüntüsü

Geri dönüş yolculuğuna devam ettim ama aklımda İzlanda’da yapılması gereken tek bir fotoğraf çekimi kalmıştı “braided river”. Birbiri içerisine geçmiş buzul sularının örgü şeklinde ilerliyor olmasını havadan görüntülemek istiyordum fakat hangi noktadan bu görüntüleri yakalayabileceğime emin olamıyordum. Dönüş yolunda Seljalandsfoss şelalesini geçtikten sonra büyük bir köprü kenarında durup şansımı denemek istedim ve aşağıda gördüğünüz gibi şans eseri oldukça güzel açı yakalamış oldum. İzlanda’ya her gidişimde bu tarz bol bol fotoğraf paylaşmayı umuyorum.

IMG_9555
Braided River
dönüş
3. gün; Havalimanına yakın otele dönüş

Braided river fotoğraflarından sonra huzurlu bir şekilde havalimanına yakın otelime doğru yola koyuldum ve gece 24.00 gibi otelime yerleştim. 2 saatlik uykudan ve otelin sunduğu kahveden sonra arabamı teslim edip havalimanına geçtim.

32. ülkemdi İzlanda ve gerçekten çok büyük deneyimlerle buraya gelmenin tadını çıkarmıştım. 2.5 günde bu kadar güzel yerleri gezip, istediğim fotoğrafları yakalayabilmek büyük bir şanstı. Yorgunluk ve dronuma kuşların saldırması dışında en ufak kötü olay yaşamadım.

Ne büyük hayaldi ama…

Umarım ilk deneyimleriniz için yardımcı olacak bilgilere ulaşabilmişsinizdir.

Detaylı fotoğraflar için İzlanda buzulları, şelaleleri, mağaraları ve braided river başlıklarına göz atabilirsiniz.

Şu an Antartika dışında beni bu kadar etkileyebilecek başka ülke bilmediğim için yakın zamanda yeniden gitmeyi ve eksik kalan noktaları gezmeyi planlıyorum. Yani bu sayfalar zaman içerisinde güncellenecektir.

Sizin de önerilerinizi bekliyorum,

Başka başka gerçek olmuş hayallerde görüşmek dileğiyle…

Birhan Uğuz

İzlanda Haritam

İzlanda Gezi Rehberi” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s